24 Eylül 2012 Pazartesi

İKİ ÇOCUKLA MİSAFİR SENDROMU



Dün misafirim vardı iki gündür onun telaşı, ev temizliği hazırlık yap felan derken hem çocukların hem eşimin hem kendimin psikolojisi bozuldu .Bir değişiklik yapalım dedik misafirlerimizi evde değil piknikte ağırlayalım. Çocuklar çimenlerde koşsun oynasın, atlara binsin,ördeklere baksın felan filan.Gerçi evde yaptığım hazırlıkları eşim çantayı hazırladığı için almamış; bizde ızgara tavukla misafirin getirdiği kek ve börekle idare ettik sonrasında da eve geçip bir çayda evde içtik.
Arkadaşlarla vakit geçirmek çok güzel , hele birde çocukları varsa asudeyle de arkadaş olup oynuyorlar .Ama işte her misafir öncesi ben  acayip gergin oluyorum çocuklarda benden çok geriliyor nedense; minik kucaktan inmek istemiyor, uyumuyor, emmiyor , vızırdıyor.Asudeyse peşimden koşup nereyi toplasam dağıtmakla, nereyi temizlesem kirletmekle meşgul oluyor. En kötüsü de kırk yılın başında bir iş yapacak olup ta bana yardım edecek olan kaynanadan beter koca kişisi gelipte başımda gardiyanlık yaptıkça iyice çıldırıyorum.Çocuklara baksada keşke bütün evi temizlesem, kırk çeşit yemek , pasta döktürsem ah ah…Bizimki iki çocuğun idaresini bana bıraktığı yetmezmiş gibi işte böyle zor zamanlarda üstüne de iş verir şunları da hallet bunları da yap diye.İşte bizim bir misafir ağırlama maceramız tamda böyle başlıyor sonuçta yarım yamalak temizlenmiş bir ev , saçmasalak hazırlanmış bir iki ikram ve dışardan alınmış kurabiye vs…
Tüm bu yorgunluğun üzerine misafirler gidince, dinlenme faslına geçmeden tabi birde oyuncakları toplama, bulaşık vs derken son enerjimi de harcamış oluyorum. Çocukların gözünün içine bakıyoruz artık uyusunlar da dinlenelim diye . tamda inceldiği yerden kopacak olan hat işte orda kopuyor. Zira  misafir öncesi hazırlıklarda nevri dönen çocuklar nedense toparlanamıyor hemen ve inadına uyumuyor, gecenin ilerleyen saatlerine kadar yorgun yorgun ikisini birden uyutmaya çalışırken ve yine devreye şalteri atmış koca kişisi çıkıp yardım etmek yerine krizi derinleştiriyor da derinleştiriyor.Çocuklar uyuduktan sonra üzgün ve bitap şekilde ben ağlamaya başlıyorum ve her defasında bir daha misafir ağırlamama kararı alıyorum.Tabi bu karar en fazla bir hafta sürüyor bir sonraki hafta sonu gelince biz yine baştan en şeyleri yaşarken buluyoruz kendimizi.Misafiri çok seviyoruz ama misafir ağırlamayı beceremiyoruz ah bu işin sırrını bir çözebilsem …

9 Eylül 2012 Pazar

YÜREK YARAM ASUDEM

                  Dün gece yalnızdık evde bir çok zaman olduğu gibi.Bizim küçük vızırdanıyor sürekli. Gün boyu uyutma çalışmaları, dalar dalmaz emzirme derken nerdeyse hiç uyumadı .Tabi uykusuzluktan iyice hırçınlaştı , susturamaz oldum birde çıt çıksa uyanıyor hanımefendi.Asude de tam gaz enerji, hoplama zıplama , kahkahalar uyutup uyandırılma seansları çok yordu beni.Gece saatde iyice ilerleyince topladım kızları haydi yatağa ...Asude başladı yatakta debelenmelere ne yapsam uykuya ikna edemedim.Çok sinirlenmişim , gözüm dönmüş bir yandan bağırırken çocuğun kolunu tutup sıkmışım canı yanmış, anne anne diye ağladı .Sonrasında ben başladım ağlamaya.Özür diledim ellerimi uzattım hadi sende bana yap diye .Hayır yapmayacam dedi ben seni dövmek istemiyorum.Daha da kötü oldum ağlamaya başladım .Hadi bana küçük kuzu masalını anlat dedi sessizce kardeşini uyandırmamak için.Uyumak istemeyen ve buyüzden hasta olup büyümeyen küçük kuzu masalını anlattım herzamanki gibi .Anlatırken gizlice ağlıyor gözyaşlarımı çaktırmadan siliyordum, sarıldım, öptüm, kokladım, saçlarını okşadım.Saçlarım güzel mi anne diye sordu,Çok güzel tabiki dedim , ipek saçlı kızım benim.Ne kadar zayıflamış kuzum kardeşi doğduğundan beri ellerini kollarını inceledim.İkiside uyudu ben uyumadım,uyuyamadım  sabahta erkenden kalkıp yine ağlamaya başladım.
                      7 aylık küçücük bir bebekti ben onu  bırakıp işe başladığımda .Bakıcı arayışından çok bunalıp kimseye güvenemeyince rica minnet zorla bir arkadaşımı ikna etmiştim ona bakması için.Oda sağolsun işe başlayacağımın bir önceki günü vazgeçince kalmıştık ortada.Önce annem geldi 2 ay kaldı sonra dedesiyle birlikte başka bir bakıcı bir ay kaldılar.Dede de gidince bakıcıyla yalnız kaldı kuzum dört ay.bu süre zarfında sürekli ağladı, hiç mutlu olmadı, bakıcısını hiç ama hiç sevmedi .Biz daha yeni birini bulalım derken kadın kendi bıraktı aniden.Sonrasında hayatımda verdiğim en talihsiz kararım olan açılmamaış kreşe getirip götürmelerim.Arkadaşlarım, tanıdıklarım diye güvenipte bırakırdım meğersem ortada çocuk kendi kendine dolanır o gün kim varsa onun umuduna kalırmış.Sonrasında bir ay yeni bir bakıcı .Tam onu seviyor bu defa oldu derken bu bakıcınında ailevi nedenler dolayısıyla vazgeçmesi...En sonunda taşındık; evin tam karşısındaki kreşlede anlaştık.İşte tam o zamanlar başladım blog yazmaya özledikçe kuzumu hasretimi dökmeye çalıştım satırlarıma.Bu süre içerisinde en iyi çözümüm kreş oldu sanırım .Alışması çok uzun zaman aldı sabahları uykuda babası bırakırdı akşamları ben alırdım.Eskaza birşey çıkarda sabah bana kalırsa muhakkak uyanır ağlar benide kandırırdı,Ya işe gitmez izin alırdım ya da onuda takar peşime doktora gidecez bahanesiyle işyerine götürürdüm.Çok zor günler geçirdik kuzumla. Ne ben alıştım onu bırakmaya ne o alıştı bensizliğe.Hep ağladım arkadasından , vicdan azabıyla.Hıncımı , çalışmak zorunda oluşumun acısını çoğu zaman eşimden çıkarmaya çalıştım onunda huzurunu bozdum hep.Zaten işyerimde çok lanet bir yer onunda sıkıntısıyla kendimden bile nefret ediyordum artık.Sonrasında mucize gibi alışmaya başladı kızım okuluna .Haftasonları gitmek ister oldu.Tam herşey rayına girdi derken süpriz ...
                   Hamile olduğumu anladığım gün işyerimin bahçesinde oturup ağlamıştım saatlerce .Yine aynı çelişkiler , ayrılıklar, güvensizlikler...Sonra Asudemle birlikte vakit geçirmek için fırsat işte diye sevinmiştim.Doğum iznine ayrıldığım ilk günler iyiydi .Birlikte tiyatroya gidiyor sürekli geziyorduk yağmur çamur demeden.Sonrasında kötü giden hamileliğim, hastanede yatışlar, doğum derken hiç bakamadım kuzuma.Eskisi gibi sarılarak uyutmamı istiyor hala 6 ay geçmesine rağmen .Babasıyla uyumuyor bana sarılacak, en az uydurulmuş 3 masal anlatacam, o saçlarımla oynayacak sonrası derin uykuya geçiş...
Uyumuyor diye kızdım ya bende olsam uyumazdım sanırım.Her uyuyup uyandığımda başımda farklı biri , anne baba işte.Tam gün hapsedip kreşe çocuğu sonrasında sağlıklı bir ruh hali beklemek .Çok acımasız bu hayat.Kapitalist sistem dayatmaları  banada kuzuma  göre de çok ağır.Bir sürü kadın var bana özenen ah keşke okusaydım, bende meslek sahibi olsaydım diyen.Bir bilseler nasıl ateşten gömlek bu illet bir kere başladın mı, alıştınmı bırakamazsın artık.Çalışmamanın; saygı görmemek, adam yerine konmamak demek olması, ekonomik şartlar vs bir sürü bahaneyle çocuklarımı yetim gibi büyütmenin ne demek olduğunu...
                Çok ajite ediyorum belki , binlerce kadın var hatta daha ağır şartlarda çalışıpta çocuklarını bırakan.Yetim kalmış bir sürü çocuk var annesini babasını hiç görmeyen.Bunları düşünüp teselli bulmaya çalışıyorum.Sonuç dün gece kuzumun gözlerinde çaresizlik hüzün karşımı bir buğu gördüm ya benim  hakkım yok dedim bunları yaşatmaya,kızmaya , azarlamaya ..Asude çoktan unuttu olanı biteni belkide, ben bir affedilsem kendimi...Anne olmayı bceremiyorsam haketmiyorum demekki...Ben hiç annelik yapamadım sana kuzum affet...

2 Eylül 2012 Pazar

SERZENİŞ

                Bir hüzün ekilince yüreğime suskunlaşıyorum nicedir...Susmak kendimi ifade edemediğimden değil de; daha çok karşıdaki insanın anlamak istemeyeceğini bildiğimden.Bir durgunluk bir sukunet içerisinde kendimin nasıl değiştiğini nasıl başkalaştığımı gözlemliyorum.İnsanların çoğunda eskiye özlem kaçınılmaz birşeydir, mazi hep daha güzel gelir nedense, bana güzel gelense eski ben , kendime olan saygım, özgüvenim...
                   Şimdi 3 yaşındaki kızıma bile ezilip büzülüyorum mahcup bir şekilde .Önüne gelenin ezip geçeceği bir böcek gibi değersiz ve zayıf hissediyorum kendimi.Nasıl bu noktaya geldim, o dik ve mağrur başım nasıl böyle eğildi yerlere kadar hatırlamıyorum.Ben mi sebeptim kendimi değersizleştirmeye ahirzaman önüne gelen tüm değerli kıymetli ne varsa öğütüp tüketiyor mu yoksa bana yaptığı gibi?
                  Çok kırgınım, kızgınım, üzgünüm...
                  Saygı yoksa karşındakinde sana karşı olumlu kayda değer alınacak hiçbir güzel haslet yoktur bence .Saygı tükendiyse, tükenmemiş hiçbirşey kalmamıştır.
                  O vakit çekip gitme vaktidir bu alemden... Yüreklerden silindiysem şayet hayatından da gitme vaktim çoktan gelmiştir...