2 Mart 2012 Cuma

Geç Kalmış Bir Yazı

 
        Bugün benim doğum günüm. İki sene öncesi yine böyle bir gün başlamıştım blog yazmaya.Arada çok kötü günler geçirdim , telaşlı ve hastalıklarla.Hep yazmak istedim bloğuma olmadı. Ne zamandır ulaşmadı elim kağıda kaleme.Oturup pc başına yeni bir Microsoft Word belgesi açsam da o ilk satır düşmeyince klavyeme geriside akmadı sayfalara, sütunlara.... Oysa bir sürü sözcük düştü dimağımdan, kelimelerimde biriktikçe birikti yazıya dökülmesi gereken.
         Bir koşturmaca içerisinde dün,bugün,yarın üçgeninde bir sürü belirsizlikler ve ihtimaller biriktikçe içim daha bir daraldı , daha da bir bunaldı.
         En bilindik ve hep hatırlanacak şeydi aslında karşımda duran.İki hececik kısacık bir kelime aslında dilimin ucuna gelen.İfade edemesem de telaffuzu dahi ürpertse de beni bu değilmi ki yaşamın sonu ve varolan her şeyin başlangıç ekseni.
         Ölümden bahsediyorum evet.Her birimizin başından geçecek olan buna rağmen bize hiç gelmeyecek sandığımız o hal.İşte bir gün kiminin ansızın kapısını çalıverir kimine de önceden haber verir misafirler gibi geleceğini.Şimdi onun telaşesindeyim yarın büyük gün benim için ufakta olsa varolan bir ihtimal için kederleniyorum.Kederim yol azığımın hazır olup olmadığımıdır acep?Hastane çantamın hazırlığının derdi daha bir sarmış gibi oysa beni...
         Anne olunca zalimliği ,merhametsizliği hiç yakıştıramıyorum insanoğluna bir de ölümü.Anneler hiç zalimlik yapamazmış gibi geliyor oysa kendi yavrularına kıyan caniler bile çıkabiliyorken.Yine anneler hiç ölmezmiş gibi geliyor bana . Öyle ya o küçük masum bebişleri kim sarıp sarmalar sonra merhametle, kimin öpücüğü bir annenin yavrusuna kondurduğundan daha sıcak daha anlamlıdır ki…Bütün bunları düşünürken doktorlar başlıyor uzak yakın bir sürü ihtimaller arasında sıralıyorlar ölümü de.Her şey olabilir sözcüklerinin arasında.Bir annenin yüreğini de hesaplayabiliyorlar mı acaba olasılıklara arasında.Benim yokluğum , benim ölümüm sonrasındaki ihtimaller düşüyor aklıma her randevu saati hafsalamdan.Sonrası derken benim ölümüm sonrasındaki dünyanın gidişatı.
                Küçük bebeğimde kalır mı ki dünyada yoksa gidersem benimle mi gelir ebedi aleme.Hiç anne sıcağı tatmadan yaşayabilir mi normal bir insan gibi ya da .Anne gibi onu öpüp koklayan olur mu acaba?Ya Asudem benim yürek yaram ,varlığımla ona anneliği yaşatamadığım hep bir yanı yetim kalan benim nazlı çiçeğim.Onun her şeyi annesi zaten; babasını, arkadaşlarını şikayet edeceği,hiç üzmeyeceğim seni söz anneciğim diye sözler verdiği, tatlım, canım diye sarılıp sarılıp öpücükler kondurduğu küçük ceylanım. Babasıyla bir başına üç yıllık ömrünün nerdeyse çoğunu yetim gibi kreşlerde geçirmiş öksüzüm olur mu ?Bunları düşünüp düşünüp hergün ayrı bir vasiyet yazıyorum eşime.Yok Asudeye babamlar baksın ,yok onlar bakamaz ablama gönder, vazgeçtim iyisi mi yanında kalsın ama söz ver en az 3 yıl evlenipte üvey anneye bırakmayacaksın felan…Hep var olacakmışım hep yanında kalacakmışım gibi sarılmışım kızıma , öyle bir güvenmiş ki bana her şeyine koşan her şeyini yapan tezcanlı anne nasıl olsa .Kendi başına yemekte yemez oyuncaklarını bile almaz anne var nasıl olsa.Ya sonrası diyorum kime koşacak düştüm diye , kime naz yapacak acıyor diye ?
         Bunların hepsi evhamdır, hepsi imtihan olan dünyada zaten olası ihtimallerdir evet. Her şey bir yana da garip olan annelik nasılda çeviriyor insanı kulluktan.Hani ertesi gün ruhunu alacam dese Azrail Hz. Namazlar dualar ibadetler düşünecekken hep çocukların derdine düşüyorum tüm fani anneler gibi.Ya ben olmazsam nolacak benim kuzularım deyip duruyorum sürekli.Onların Sahibi Allah C.C ben değilim oysa ki.Bana nasıl emanetlerse kuzucuklarım ben yoksam da Sahipleri olacak onları koruyup kollayacak olan.
“Seni yetim bulup barındırmadık mı? “ diyordu Resulüne.Öyle ya peygamberimiz  bile hem yetim hem öksüz …
Mesele nefes alıp vermek değildi hani ?Ne çabuk unutuyorum Allahım varoluş amacımızı,ne çabuk unutuyorum kulluğumu.Şeytanın vesveselerine ne çabuk kapılıyorum böyle.Canı da malı da evladı da veren Sensen alacak olan da Sensin Rabbim tabi ki.Bizi  Müslümanlar olarak yaşat, müslüman olarak al son nefesimizi ve o büyük gün Müslümanlar olarak haşret diye dualar etmek varken,beni evlatlarıma evlatlarımı da bana bağışla diye tekrarlıyorum gün boyunca.Vereceğim imtihanı es geçip yokluğumdaki dünyayı düşünüyorum hala gafiller gibi. Oysaki üç beş gün üzülüp ağlayan herkes unutacak bir süre sonra. Acılar azaldıkça ismin dahi telaffuz edilmez olacak.Evinin içinde başka bir eş, başka bir anne , hep başka birileri olacak .Senede bir iki defa görebildiğin ailen gurbetteymişsin gibi umursamayacak bile yokluğunu zaten.Bunlar iyi güzelde yinede her şeye rağmen kulluk bilincime rağmen göğsüme bir ağrı saplanıyor aniden.Bebişi geçtim de ya Asudem.Nasıl uyuyacak bensiz, annemi istiyorum diye kaç ay geceçek çığlıklarıyla, kimi öpecek doyasıya annem diye…
Rabbim ömrü de veren sensin ölümü de…Bizi müslüman olarak yaşat, hesap vakti Müslümanlar olarak haşreyle.Bana evlatlarımın yokluğunu acısını gösterme.Kuzularıma da anneleri bağışla .Sen her şeye Kadirsin.

        




1 yorum: