2 Mart 2011 Çarşamba

İSTANBUL’DA YOL HALİ

Yorucu bir hastane yatışından sonra ilk iş günüm bugün. Bu soğuk, kasvetli yere varışım da hiç kolay olmadı. Zira son kalan paramı eve gelecek yardımcıya bırakıp nasılsa servisle gideceğim işe diye parasız çıkınca evden… Yaşlı ve huysuz servis şoförüyle  umursamaz iş arkadaşlarım birleşince klasik Necla İstanbul Yollarında Sürünür Sendromu yaşandı bugün. Birde on kuruş yüzünden binemeyince tramvaya aceleyle parasız ricayla bindiğim belediye otobüsü de meğer ters yöne gitmiyor muymuş? (Zaten oldum olası İstanbul’da şu Topkapı’yı öğrenemedim gitti.)Aksaray’a gider iken buldum kendimi Merter’de.
Metroda sağda soldaki gazete manşetlerine göz atmaya çalışırken kaderin cilvesi işte diyorum. Merhum Erbakan Hoca hesaplanmış gibi (zaten hesaplanıyor tabi) 27 Şubatta vefatı ve benim doğum günümde başıma gelenler. Bu dünyaya ait değilsin kızım bunu anlatıyor sana Rahman. İlla da parmağını gözüne sokarcasına birileri kovacakta seni öylemi oturacaksın evinde. Birileri çek git dememeli illa, sen kitaplarına dön, seminerlerine konferanslarına. Hiç olmadı küçük kuzucuğun saçlarını okşa o mışıl mışıl uyurken.
Kuzucuk hasta hasta bıraktım ya seni kreşe. Ama sen annecim arkadaşlarını çok özlemişsindir, evde de sıkılıyorsun zaten, onlarda seni çok özlemiş oyun oynamak için seni bekliyorlarmış(!) palavralarıyla. Şimdi annen her şeyi hak ediyor bence de. Uykusuz ve yolda yediği soğuğun etkisiyle titremeyle bir de çalışıyor ki sorma bütün işi bitti zaten J

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder